Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, paylaştığı Ferdi Tayfur'lu yürüyüş videosunun ardından başlayan tartışmalarla ilgili ilk kez konuştu. "Bu mesaj Türkiye'nin ayağını kaydırmaya yeltenen kim varsa direkt onlaradır." diyen MHP lideri Bahçeli, "Bir şey söylemek istesem dolambaçlı yollara sapmam, muhatabına doğrudan söylerim. Hiç kimse çalı dibi yoklamasın, niyet okuyuculuğuna teşebbüs etmesin. Hazine ve Maliye Bakanımızın her zaman arkasındayız." ifadesini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
MHP lideri Bahçeli, Cumhuriyet'in yeni yüzyılında tarihi mahiyetli görev ve sorumluluklarının çok fazla olduğunu, boşa geçecek zaman bulunmadığını belirtti.
"BOŞ YERE NEFES TÜKETMEYE GEREK YOKTUR"
Devlet Bahçeli, "Boş yere nefes tüketmeye gerek yoktur. Türkiye, peş peşe yapılan seçimlerin hitamında 4 yıl boyunca devam edecek seçimsiz bir döneme girmiştir. Önümüzdeki bu zorlu süreç doğru, etkin, kararlı, kaliteli, verimli ve sonuç odaklı gelişmelere birer birer sahne olmalıdır." diye konuştu.
Milletin beklentisinin "sürdürülebilir hizmet" olduğunu dile getiren Bahçeli, yeni yüzyılda "mutlu millet, güçlü devlet, huzurlu fert" idealine el ve inanç birliği halinde muhakkak ulaşılması gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin, yönetimde istikrarın temellendiği, milli birlik ve beraberlik duygusunun kemikleştiği nadide ülkelerden birisi olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ahlaki tutarlılığın, ilkeli tutumun, vatansever ve milletsever duruşun mümeyyiz ve müstesna markası olan Cumhur İttifakı, siyasi istikrarın kökleşmesinde, yüksek hedeflerin uyanışında muazzam bir rol oynamıştır. Önümüzde tarih nehri akarken, bu sarih gerçeğin bihakkın teslimi boynumuzun borcudur. Cumhur İttifakı, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin yediemin umudu, yegane ufkudur. Cumhur İttifakı, Türk devrinin serdengeçti yüreği, kabuğunu kırıp cihan ve uzay hakimiyetine gözünü diken aziz millet varlığının sevdalısı ve o varlığın önüne düşüp muhteşem bir istikbale taşıyan kılavuzdur.
Tarihi dokumuza, kültürel müktesebatımıza, milli özlemlerimize doğrudan doğruya muvafık olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, milletler mücadelesindeki siyasi ve stratejik kuvvetimizdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni sorgulayan, yargılayan, karalayan çevrelerin asıl kaygı ve korkusu uyanan devin ayağa kalkması, küresel ve bölgesel hadiseler karşısında sözü geçen, ne diyeceği merak uyandıran bir Türkiye'nin doğuşudur. Doğum sancılı olsa da doğan kudret lider ülke Türkiye'dir."
"KABUS FİLMLERİNİ ARATMAYAN KORKUNÇ BİR TRAJEDİ"
İsrail’in Gazze'de işlemiş olduğu soykırım suçunun takipçisinin bilhassa Türkiye olduğunu dile getiren Bahçeli, "Çocukların, kadınların, masum ve sivil bir halkın dökülen kanları inşallah yerde kalmayacaktır." dedi.
Bahçeli, 7 Ekim 2023'ten buyana 35 bine yakın Filistinlinin terör devleti İsrail'in saldırılarıyla hayattan koparıldığını, Gazze Şeridi'nde kabus filmlerini aratmayan korkunç bir trajedi yaşandığını anımsattı.
Birleşmiş Miletler kaynaklı açıklamalara göre, Gazze'de 37 milyon ton enkaz ve molozun biriktiği; bunların temizlenmesi için 14 yıla ihtiyaç olduğunun anlaşıldığını aktaran Bahçeli, Gazze'deki katliam ve yıkımın cesametini göstermesi bakımından bu tespitin başlı başına ibret verici ve isyan ettirici nitelikte olduğunu ifade etti.
Bahçeli, Mısır'da devam eden taraflar arasındaki rehine takası ve ateşkes görüşmelerinin sonuca bağlanmasını gönülden dilediklerini söyledi.
İsrail'in müzakerelerde ilerleme kaydedilmemesi halinde Refah'a kara saldırısı tehdidini sürekli gündemde tuttuğuna dikkati çeken Bahçeli, Gazze'nin yanı sıra Batı Şeria'nın da tehlike altında olduğunu bildirdi. Siyonist azgınlığın hesabının, Filistin topraklarını yutmak, Filistinli mazlumları Mısır ve Ürdün'e sürmek olduğunu kaydeden Bahçeli, "Ne tarihin ne vicdanın ne insanlığın ne de mukaddesatımızın kabul etmeyeceği bu barbarlığın sonu yoktur, failleri ise iki dünyada mahvı perişan olmaya müstahaktır." diye konuştu.
"NETANYAHU VAKTİ VE SAATİ GELDİĞİNDE LAHEY'DE YARGILANACAKTIR"
BM Güvenlik Konseyindeki üyelik şartlarının ve veto yetkilerinin değişikliği için BM Antlaşması'nda değişiklikler yapılmasının zorunluluğunun ertelenemez düzeyde olduğunu söyleyen Bahçeli, "Netanyahu vakti ve saati geldiğinde Lahey'de yargılanacaktır. Lekeli ismi tarihe katil ve soykırımcı olarak geçecektir. İsrail halkı Netanyahu'nun şiddet politikalarından oldukça rahatsızdır. Bu cani mutlaka görevden uzaklaştırılmalı, barış yanlısı ve iki devletli çözüme müzahir yeni bir yönetimin tezahürü behemehal gerçekleşmelidir. 1967 sınırları kapsamında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, coğrafi ve siyasi bütünlüğünü elde etmiş bir Filistin devletinin kurulması bölge ve dünya barışı adına mecburiyettir. Bunun dışında bir başka seçenek imkansızdır ve hatta zulme ortaklıktır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, 7 Ekim'den itibaren tarihin, insani ve İslami değerlerin tarafında yerini aldığının, çok boyutlu, aktif ve sürdürülebilir temaslarla ateşkes ve barış ortamının yeşermesi için mücadele ettiğinin altını çizen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ve ilgili bakanlarımızın emeklerini yok saymak, geceli gündüzlü çalışmalarını inkar etmek, açık açık söylüyorum, nankörlük ve namertliktir. Ne tuhaf, ne garip, ne üzücü bir hezeyandır ki, Netanyahu başta olmak üzere, İsrail hükümetinde görev alan bakanlar ne diyorsa, üç aşağı beş yukarı aynısını ülkemizde de dile getiren istismarcılar bulunmaktadır. Mirasyedilerin Filistin konusunda cephe açıp Türkiye'yi suçlaması, jet yakıt satıldığını iddia edip Kürecik sakızı çiğnemeleri, utanç duvarı gibi karşımızdadır. Soyadının ağırlığını taşımaktan aciz olanların nerede durduğunu, kimlere ve nerelere hizmet ettiğini, çıkarları uğruna nasıl da şuur kaybına uğradıklarını kuşkusuz herkes bilecek ve öğrenecektir. Üç-beş belediye almak, siyasi ikbal ve ihtiraslarını tatmin etmek maksadıyla her türlü kılığa girenleri inanıyorum ki milletimiz hoş görmeyecek, Allah da affetmeyecektir. Ayranları yok içmeye, atla gidiyorlar çeşmeye. Oturdukları ağır sekisi, çağırdıkları elin türküsü. Dahası Sultanahmet'te dilenip Ayasofya'da sadaka veriyorlar. Söyledikleri bir şey yok, yaptıkları bir şey yok, Cumhur İttifakı'nı zaafa uğratmanın dışında gayeleri yok. Öyle insanlar vardır ki kalbi kof, dışı dost görünür, öyle yaklaşırlar ki dışı hoş, özü boştur.
Bilinmelidir ki Cumhur İttifakı hesap yapanlara mecbur ve mahkum değildir. Biz siyaseti mertçe yaparız, adam gibi yaparız, muhataplarımızın da böyle davranmalarını bekleriz. Yalan ile yol alınmayacağını, yalancıyla da yola çıkılmayacağını çok iyi biliriz. İsrail'in safına geçip Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ni yaylım ateşine tutan müflisleri önce millete, sonra da Allah'a havale ederiz. Jet yakıtı üzerinden siyonizme yakıt olanların Türkiye'yi engelleme heveslerinin kursaklarında kalacağını cesaretle söyleriz."
İMAMOĞLU'NA HAMAS TEPKİSİ
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı'nın, ABD'nin bir televizyon kanalına yaptığı açıklamaların, Hamas'a "terör örgütü" iftirası atmasının, jet yakıtcılarda bir rahatsızlık uyandırmadığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu şahsın ağzından PKK-YPG-PYD'ye karşı tek bir kelamın çıkmadığını acaba sadece biz mi duymadık? PKK'ya 'terör örgütü' diyemeyen İstanbul Belediye Başkanı'nın Hamas'a 'terör örgütü' yaftası vurmasının akılla, izanla, vicdanla, hakikatle bağdaşır bir yanı olmadığını sadece biz mi düşünüyoruz? Siyasetin jetgilleri neredesiniz? Niye konuşmuyor, neden üç maymunu oynuyorsunuz? Yoksa gizli saklı ilişkileriniz deşifre olur diye mi ürküyorsunuz? Toprağını, yurdunu, yuvasını ve insanını savunan Hamas'a 'terör örgütü' demek Netanyahu'ya vekalet etmek, siyonizmin değirmenine su taşımak, cinayetleri onaylamak demektir. Hamas'a 'terör örgütü' demek, katledilen bebeklere, kafese ve kuşatmaya alınan Gazze'ye sırt dönmek demektir. Ne utanç verici bir durumdur ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı küresel emperyalizmin eli ve vicdanı kanlı yüzlerine 'alın beni tepe tepe kullanın' mesajı vermiş, 'her emrinize, her telkininize, her tavize amadeyim' çağrısı yapmıştır. Kulun bir hesabı olabilir ama Allah'ın da bir hesabı vardır. Galip olan da Allah'tır. Demlenenlerin, PKK ittifakıyla gelecek planlayanların, günü geldiğinde nasıl maskaraya döneceğini, milli ve manevi değerlere şaşı bakmalarının nasıl ağır sonuçları olacağını aziz milletimiz bizzat gösterecektir."
Bahçeli, Türkiye'nin komşularıyla barışçıl, dostane, yapıcı, karşılıklı saygıya dayalı, ortak çıkarların gözetildiği ve iyi niyetli diyaloglar kurmasının, öteden beri savundukları bir politika olduğunu anlattı.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 22 Nisan 2024'teki Irak ziyaretinin, mana ve muhteva açısından tarihi önemde olduğunu dile getiren Bahçeli, Irak'ın güvenliği ve huzurunun Türkiye'nin güvenlik ve huzuru olduğuna işaret etti.
Devlet Bahçeli, Ankara ile Bağdat arasındaki istikrarlı ilişkilerin sürdürülmesinin iki ülkenin yararına olduğunu söyleyerek, görüşülen mühim gündem başlıklarından birinin terör olduğunu anımsattı.
Bahçeli, "Irak topraklarından kaynaklı terör saldırılarına ve bölücü terör örgütü PKK'ya karşı ortak mücadelenin istişare edilmesi, PKK'nın Irak'ta yasaklı örgüt ilanı, kayda değer gelişmelerdir. Ancak olması gereken PKK'nın resmen terör örgütü ilan edilerek Irak topraklarından sökülüp atılması, bu hususta iki ülkenin azami anlayış, uzlaşma ve yardımlaşmayla hareket etmesidir. Bölücü terör örgütünün Irak ve Suriye'de varlığının sonlanmasına eş zamanlı olarak Kalkınma Yolu Projesi’nin devreye girişiyle bölgemiz hasretini çektiği refah, istikrar, huzur ve güvenliğe kavuşacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'in Türkiye ziyaretine değinen Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:
"Bu esnada Türkiye'ye ziyaret düzenleyip önce İstanbul'a gelen, alelacele belediye başkanıyla görüşme yapan Almanya Cumhurbaşkanı'nın da döner diplomasisinin yanı sıra Türkiye'nin terörle mücadelesine destek vermesi samimi dileğimizdir. Ankara'ya gelmeden ve Cumhurbaşkanımızla görüşmeden İstanbul Belediye Başkanına koşan Almanya Cumhurbaşkanının niçin böyle bir program akışına ihtiyaç duyduğu bizim nezdimizde soru işaretleriyle doludur. Döner edebiyatını kullanarak iç siyasete dahil olan, CHP'li belediye başkanlarını ayağının tozuyla ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanının vermek istediği potansiyel mesajları şaibeli ve şüphelidir."
Türkiye ile Almanya arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin, hedeflenen seviyelere tırmanmasının halisane temennileri olduğunu dile getiren Bahçeli, AB ülkelerinde faaliyet gösteren bölücü terör örgütü uzantılarına müsamaha gösterilmemesinin şart olduğunu; dostluk ve müttefiklik hukukunun icabı ve icrasının da bunu gerektirdiğini kaydetti.
"BUNUN DA SIRRI, KIZ ALIP KIZ VERMEKTE..."
MHP lideri Bahçeli, 31 Mart seçimlerinden sonra Kürt kökenli vatandaşlarla ilgili pek çok iddiada bulunulduğunu; "Türk milletinin eşit, onurlu ve muhterem mensubu olan bu kardeşlerinin", Cumhur İttifakı'na yüz çevirdiklerinin dahi ileri sürüldüğünü söyleyerek, "'Demlenmiş' belediyelerdeki devir teslim törenlerinde de sistematik tahriklerin, devlete ve millete parmak sallayan iğrenç sahnelerin yaşandığı, hafıza kayıtlarımızdadır." diye konuştu.
Partisinin, Türkiye'de yaşayan her insanı 'Türk milleti' tanımı içinde kucakladığını ve hepsine aynı gözle baktığını ifade eden Bahçeli, soy ve ırk temelinde bir üstünlüğün kendilerinin nazarında yok hükmünde olduğuna dikkati çekti.
Kökeni, dili, dini, mezhebi ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her insanın, kendilerinin özbeöz kardeşi, milletin de asli unsuru olduğunu vurgulayan Bahçeli, Türkiye'nin bir Kürt sorunu olmadığını, çok tehlikeli bölücülük ve terör sorunu olduğunu belirtti.
Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni arasında uçurumlar oluşturmak için demokrasi, özgürlük ve insan hakkı kisvesine bürünerek hizmet edenlerin, alçakların en alçağı, hainlerin en haini olduğunu kaydeden Bahçeli, "Kültürü, dayanışması, karşılıklı anlayışı göz önüne alındığında, Türkiye'deki Alevi-Sünni çatışmasını, Türk-Kürt ayrışmasını çözecek olan bu millet ve onun iradesidir. Bunun da sırrı, kız alıp kız vermekte; yeni bir Türkiye inşa etmektedir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne hançer sallayanlar Türk'ün de, Kürt'ün de, Alevi'nin de, Sünni'nin de can düşmanıdır. İşte bu aile kurumunu kura kura milleti millet yapan haslet, Türkiye'deki Kürt sorununu, ayrımcılığı kökünden kazıyacaktır. Bunu millet kendisi başarmaktadır. Anadolu'yu dolaşın, öyle yuvalar vardır ki, ana Kürt baba Türk, baba Kürt ana Türk, çocukların hepsi Türk milletinin öz evlatları." ifadesini kullandı.
Bölücü terör sorununun yeni yüzyılda kesinlikle biteceğinin altını çizen Bahçeli, üç aşamalı yeni terörle mücadele stratejisinin neticesinde PKK/YPG/PYD terörünün mücavir topraklardan kazınacağını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak ziyaretinin de bu açıdan çok güçlü bir iradenin doğumunu müjdelediğini dile getirdi.
MHP lideri Bahçeli, hazırlanmasını temenni ettikleri 'bölücülükle mücadele ve stratejik eylem planı' ile ülke içindeki yıkım cephesinin çökertileceğini de belirterek, partisinin, terörü bir hak arama vasıtası gören, bölücülüğü demokratik mücadele şeklinde gösteren bölücü mihraklara direneceğini ve Kürt kökenli kardeşlerini amasız, fakatsız, bin yılın hatıralarıyla kucaklayacağını söyledi.
"TÜRKİYE'DE YEREL HALK YOKTUR, TÜRK MİLLETİ VARDIR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkiye'de bazı sermaye gruplarının, bir kısım medya organının ve akademik çevrenin dillendirdiği, çözülme ve dağılmalarını esas alan hain projeyi ilerletmek için teşvik edilen aldatma kampanyasında üç sahte klişe sloganın ön plana çıktığını ifade ederek, bunların, küreselleşme dinamikleri, Avrupa Birliği sürecinin gerekleri, Türk toplumunun değişim ihtiyacı ve çağa ayak uydurma zorunluluğu olarak sunulan safsatalar olduğunu hatırlattı. Bahçeli, "Son dönemde, MHP'yi ve Cumhur İttifakı'nı hedef alan şirret kampanyanın arkasında da bu hain projenin taşeronları bulunmaktadır." dedi.
Türkiye'de yerel halk değil, Türk milletinin bulunduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"HAZİNE VE MALİYE BAKANIMIZIN HER ZAMAN ARKASINDAYIZ"
"23 Nisan mesajımın adresi de DEM'ciler, 'demlenmiş' ve yerel halk tabirini referans almış CHP'li bazı belediye başkanlarıdır. Hiç kimse çalı dibi yoklamasın, deve izi saymasın, niyet okuyuculuğuna da teşebbüs etmesin; Hazine ve Maliye Bakanımızın da her zaman arkasındayız. Türk vatandaşından kaldığı otelde 120 euro milliyet farkı alan sömürge kuklalarıyla görülecek işimiz vardır ve nefesimiz bunların siyasetteki ayaklarının ensesindedir. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir ses ve söz ustası olan Sayın Ferdi Tayfur'un şarkısının arka fonda çaldığı ve benim de yürüyüş yaptığım videonun yayımlanmasından hemen sonra; zoraki anlamlar çıkaranlar, çarpık değerlendirmeler yapanlar, polemik üretenler şimdi kulağınızı açıp beni dinleyiniz. Adını bile hatırlamadığım bir küsurat partisinin sözde başkanı Kobanili Ahmet, sen de özellikle dersini almalısın."
YÜRÜYÜŞ VİDEOSU AÇIKLAMASI: BU MESAJ TÜRKİYE'NİN AYAĞINI KAYDIRMAYA YELTENENLERE
Sezai Karakoç'un "Anlamak masraflı iştir, emek ister, gayret ister, samimiyet ister; yanlış anlamak kolaydır oysa, biraz kötü niyet, biraz da cahillik yeter" sözlerini aktaran Bahçeli, "Bir şey söylemek istesem muhatabına doğrudan söylerim, dolambaçlı yollara sapmam, kırk dereden su taşımam. Sayın Ferdi Tayfur'un seslendirdiği gibi, 'Hainsin diyorsam söyleten sensin', işte bu mesaj Türkiye'nin ayağını kaydırmaya yeltenen kim varsa direkt onlaradır." diye konuştu.
"CUMHUR İTTİFAKI SONUNA KADAR VARDIR, VAR OLACAKTIR VE AYAKTA KALACAKTIR"
MHP lideri Bahçeli, bazı gazete manşetlerini ve köşe yazısı başlıklarını sıralayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kütük kafalı iddia sahiplerinin hepsi baltayı taşa vurmuştur. Cumhur İttifakı'nın tasfiyesine ve sonlanmasına ümit bağlayanlar size kötü bir haberim var; Cumhur İttifakı sonuna kadar vardır, var olacaktır ve ayakta kalacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız ile olan dostluk ve kardeşlik hukukumuzu anlayabilmeniz için balığın kavağa tırmanmasını beklemekten başka alternatifiniz kalmamıştır. Kobanili Ahmet, senin de klinik vaka olduğunu değerlendiriyor, insan ve toplum sağlığı adına gözetim altına alınıp tedavi edilmeni özellikle tavsiye ediyorum. Endişem odur ki bir zaman sonra hiçbir aşı sana fayda etmeyecektir." Siyasette merkez olma iddiasında olup bu çerçevede görüş beyan edenlere de seslendiğini kaydeden Bahçeli, MHP ve Cumhur İttifakı'nın, toplumsal siyasetin merkezi olduğunu vurguladı. Bahçeli, "MHP ve Cumhur İttifakı, milletimizin tamamını kucaklayan siyaseti ile devlet ve millet uyuşmasını sağlamış, milli ile evrenseli, küresel ile yereli, birey ile toplumu uzlaştıran tek siyaset seçeneği olarak öne çıkmıştır." açıklamasında bulundu.
Devlet Bahçeli, yeni anayasa hazırlık sürecinde taviz vermeyecekleri esasları da "Türkiye Cumhuriyeti Devleti tektir, ülkesi ve milletiyle birdir. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek dil ülküsüdür." şeklinde sıraladı.
"TÜRKİYE, 10 YIL İÇİNDE EKONOMİK BİR KUDRET OLARAK MUTLAKA HAK ETTİĞİ MEVKİYE ULAŞACAKTIR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, fiyat ve finansal istikrarla beraber vatandaşın mağduru olduğu hayat pahalılığı ve enflasyon baskısının, doğru politikalarla, ortak sinerji ve potansiyel imkanlarla telafi edileceğini; fırsatçıların, karaborsacıların, gün aşırı zam yapan aç gözlülerin yakasından tutulacağını belirterek, "100 milyon nüfusu, 100 ili, 1000 ilçesiyle Türkiye önümüzdeki 10 yıl içinde ekonomik bir kudret olarak mutlaka hak ettiği mevkiye ulaşacaktır." ifadesini kullandı.
İYİ PARTİ'Yİ NEDEN TEBRİK ETMEDİ?
Devlet Bahçeli, İYİ Parti'nin olağanüstü kurultayına yönelik de şunları kaydetti:
"Son günlerde bir siyasi partide olağanüstü kongreler yapılmış, bir yönetim değişikliği de söz konusu olmuştur. Bu o siyasi partinin en tabii hakkıdır. Buna ihtiyacımız da yoktur. Bunu herkes iyi bilmelidir. MHP, 'Herkes tebrik etti, siz niye tebrik etmiyorsunuz?' suçlamasıyla karşı karşıya bırakılıyor ve camiamız içerisinde yeni bir fitneyle iyiyi daha da iyileştirmenin çabası içerisine girmeye çalışanlar var. Açıkça söylüyorum; 104 tane siyasi parti var, her biri kongresini yapar, her kongreyi tebrik eden, etmeyen olabilir. Bunlar da onların en tabii hakkıdır. Neden tebrik etmediğimi açıkça hepinizin huzurunda söylüyorum; ihaneti tebrik etmek bizim defterimizde yazmaz."